TOPKAPI SARAYI :
Yapımına Fatih’in İstanbul’u almasından yaklaşık 10 yıl sonra başlanıp; 1478 yılında yapımı bitmiş olsa da, yapılanma dinamik bir şekilde devam etmiş ve sonradan yapıya birçok ilaveler olmuştur. Ortalama 700 bin metrekarelik bir alana sahip olan Saray; sur-isultani denilen yüksek ve geniş duvarlarla çevrilidir. Saray’a giriş heybetli Bab-ı Hümayun Kapısı’ndan sağlanmaktadır. Bab-ı Hümayun’un iç tarafında birinci avlu yer alır. Avluda, halkın şikâyet dilekçelerini kabul eden “deavi köşkü” yer alırdı.
Ayrıca burada; saray reviri, hazine ofisleri, saray fırını, Aya İrini Kilisesi,İmparatorluk darphanesi, “cellât çeşmesi” adlı bir çeşme bulunmaktadır. Bu ‘halk merkezi’ olarak ta adlandırılır. İkinci avluya açılan kapı; Bab-üs Selam Kapısı sarayın gerçek girişidir aynı zamanda sarayın ‘yönetim merkezi’dir. Bu kapı ikinci avlunun ana birimlerini oluşturan mekânlara sizleri ulaştırmak üzere beş yola ayrılıyor; saray mutfağı, Bab-üs Saadet, Divan, Harem ve saray ağırları… Üçüncü avluda, Divan toplantılarından sonra sultanın vezirleri kabul ettiği Arz Odası bulunur. Arz odasını çevreleyen Saray Okulu üçüncü avluda geniş yer kaplar.
Üçüncü avluda öne çıkan diğer bir yapıda Hırka-i Şerif Dairesi’dir. Hırka-i Şerif, I. Selim zamanında, kutsal emanetlerle birlikte, getirilmiştir. Üçüncü avlunun ortasında, III. Ahmet Kütüphanesi vardır. avluda yer alan bir başka yapıda, Saray Okulu’nun Camisi olan; Ağalar Camisi’dir. Dördüncü avluda; Sofa Köşkü, Revan Köşkü, Bağdat Köşkü gibi köşklerin yanı sıra, Sünnet Odası ve Hekimbaşı Odası öne çıkan yapılardır. Dolmabahçe Sarayı nın yapılmasıyla birlikte terk edilen Topkapı Sarayı; bugün müzeye dönüştürülmüş ve siz değerli ziyaretçilerini uzun dönem yaşam süren bir İmparatorluğun tarihine, kültürüne ve ihtişamına şahit ediyor…